Türk Kahvesinin Başlangıcından Bugüne

Türk Kahvesinin Başlangıcından Bugüne

Kahve çekirdeği ağaçtan toplanan bir meyve çekirdeğidir aslında. Yani ilk hali bizim gördüğümüz yeşil ya da kahverengi (kavrulmuş) değil. Kuşburnu meyvesine benzeyen dışı kırmızı renkte içinde bir yada iki adet çekirdek bulunduran bir meyvedir. Doğal haline bırakıldığında kahve ağacı 8-10 metreye kadar ulaşabilir. Fakat rahat toplanabilmesi için 2-3 metre arasında uzaması durdurulur.


 
Peki biliyor musunuz bu ağaç ilk nerde bulundu? Bizim kültürümüze nasıl girdi? Osmanlı döneminde ki türk kahvesi ile şu an keyifle içtiğimiz kültürümüzle bağdaşlaştırdığımız tük kahvesi aynı kahve mi ? Bu yazı da bunları inceleyeceğiz. 
Başlayalım 🔆
 
Kahvenin ilk bulunduğu yer (kabul edilen) ETİYOPYA'dır. En yaygın hikayesi 3.yy'da Kaldi adında bir keçi çobanı keçilerinin küçük kırmızı meyveleri yediklerinde daha enerjik olduğunu farkeder. Kaldi bunu farketmeseydi belki de sadece keçilerin yediği bir meyve olarak kalabilirdi. Ve biz bu yazıyı hiç yazamazdık. Ama neyse ki o zamanlar Kaldi bu meyveyi topladı ve buluşunu paylaşmak üzere Sufi dervişlere gitti. Dervişler Kaldi kadar merak etmezler ve bu meyveleri ateşe atarlar. O an bizi de alıp götüren o muhteşem kahve kokusu ortalığa yayılır. Dervişler bu nefis kokuyu aldıklarında fikirlerini değiştirirler ve bir içecek hazırlamak isterler. Ateşten aldıkları çekirdekleri öğütürler ve özünü merak ettikleri için kaynatırlar. Ve işte ortaya çıktı vazgeçilmez tutkumuz olan kahve! Kahvenin ünü hızlı bir şekilde yayılmaya başlar 1300 km ötesinde ki Yemen'e ulaşır ve burada yetiştirilmeye başlanır. 

Osmanlının kahveyle tanışması burda başlar. 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa Yemen'de tattığı ve hayran kaldığı kahveyi İstanbula getiren ilk isim olur. Artık sarayın her yerinde ikram edilen güzel kokulu bir içeceğimiz olmuştur. 1550 yılında ilk kahvehane Tahtakale'de açılmıştır. Ek bir bilgi olarak kahvehanelerin o zaman ki isimlerinden biri de bilgelik okullarıymış bunun nedeni de insanlar burda kahve içmek için toplandıklarında şiir ve sanat konuşup müzik dinlerlermiş. Ve şimdi garip bir bilgi geliyor Avrupa'nın kahveyle tanışması Osmanlı'nın sayesinde olduğunu biliyor muydunuz? İlk defa Venedikli tacirler kahve tohumlarını Avrupa'ya götürdüler. Fakat kaynaklara göre Avrupa'da kahvenin yaygınlaşması Viyana Kuşatması sırasında olmuştur. Osmanlıların arkalarında bıraktıkları çuvallarca kahve çekirdeğini çok severler hatta ilk olarak Türk içkisi demeye başlarlar. Kahveye süt ve şeker ekleyelerek kendilerine has bir içecek ortaya çıkarırlar.


Peki Osmanlının içtiği Tük kahvesi ile bizim şu anda içtiğimiz aynı kahve mi ?

Ne yazık ki değil. Osmanlı da içilen kahve Yemen'den gelen çekirdekten yapılırdı. Aroması kokusu hatta çekirdeğinin tipi bile farklıydı. Şu anda en yaygın olarak içtiğimiz Brezilya Rio Minas bölgesinde yetişen meyvelerin çekirdekleridir. 18. yy'da Yemen'de yaşanan salgın hastalıklar, krizler üretimi kötü etkilemiş ve kahve piyasasını başka ülkelere kaptırmıştır.